TR
  • English
  • Türkçe
  • русский язык
  • українська
  • Deutsch
  • العربية
  • Français
  • 中文 (Zhōngwén), 汉语, 漢語
  • español, castellano
  • فارسی
  • dinle

    Şanlıurfa

    Şanlıurfa anlatacağı pek çok hikayesi olan bir şehir. Bu hikayeleri kimi zaman sokakta kulağınıza çalınan bir türküde, kimi zaman zanaatkarların çekiç seslerinde kimi zamansa şehrin semalarını yurt edinmiş kuşların cıvıltılarında dinlemek mümkün.

    Şanlıurfa kültürünün ayrılmaz parçalarından biri müziktir. Şanlıurfa Akademisi Piskoposu Bardaysan, Süryani şiirinin kurucusudur. Sonrasında Piskopos Afraim bu şiiri geliştirmiş, rahibelerden oluşan korolar kurmuş ve onlara kendi yazdığı ilahiler, ezgiler ve karşılıklı icra edilen ilahiler söyletmiştir. Afraim tarafından yazılmış meşhur Nsibin İlahileri, Şanlıurfa’da kaleme alınmıştır. Ayinlerde Süryanice ilahi okumak, Hristiyanlığın ilk zamanlarından beri vazgeçilmez bir alışkanlık olmuştur.

    Binlerce yıl öncesinden gelen bu müzik kültürü bugün Şanlıurfa’da farklı şekillerde devam etmektedir. Şanlıurfa müziğinin gelişmesi, yaygınlaşması, yaşatılması ve yeni eserler ile yeni sanatçıların ortaya çıkması şüphesiz sıra geceleri sayesindedir. Ve bir de isot! Çünkü yöre sanatçılarının ses güzelliğinin isotun acısından kaynakladığına inanılmaktadır.

    Sıra Geceleri

    Sıra geceleri genellikle kış aylarında akran arkadaş gruplarının bir araya gelerek her hafta başka bir grup üyesinin evinde yaptığı toplantılardır. Bu toplantılar belli bir sıraya göre yapıldığından “sıra gecesi” adını almıştır. Gençler, bir tür meclis olan bu toplantılarda gelenek göreneği, toplumsal yaşam kurallarını, saygıyı, hoşgörüyü, misafirperverliği ve dayanışmayı öğrenirler. Zira sıraya katılanlar, sıra gecesinin kurallarına uymak zorundadır. Önceden belirlenen sıraya gelme saatine uyulur, uymayanlara ceza verilir. Sıraya gelen misafirler veya yaşça büyük olanlar, saygı ifadesi olarak üst tarafta oturtulur; ev sahibi ise kapıya yakın oturur. Sıra gecesinde müzik icra edilirken konuşmak, sohbet etmek hoş karşılanmaz. Sıra grubunun seçilen bir başkanı vardır. Başkan, sıra gecesinin yönetimini üstlenir, kurallara uymayanlara verilen cezaları uygular.

    Bu toplantılarda aynı zamanda türküler söylenir, yöresel yemekler yenir. Sıra gecelerinin en tercih edilen yemeği çiğköftedir. Bu özellikleriyle sıra gecesi özünde tamamen bir müzik etkinliği değildir. Ama müzik sıra gecesinin önemli bir parçasıdır.

    Sıra gecesi aslen bir konservatuar gibidir. Usta-çırak ilişkisi vardır. Gençler ustalarından enstruman çalmayı, makamı ve terbiyeyi öğrenir. Kulaklar, eller ve diller eğitilir. Bu gecelerde gazel, hoyrat ve türküler söylenir. Bağlama, kaval, ud, tambur, kanun ve keman çalınan başlıca enstrumanlardır.

    Şanlıurfa’da bugün konukevi olarak hizmet veren tarihi Şanlıurfa evlerinin birçoğunda akşamları turistik amaçlı sıra geceleri düzenlenmektedir. Bu gecelere katılabilir, yöresel yemekleri yerken icra edilen müzik fasıllarını dinleyebilirsiniz.

    Şanlıurfa’nın Kuşları

    Şanlıurfa'daki halk uğraşları arasında kuşçuluk başta gelir. Şanlıurfa halkı kuşları çok sever. Kuşçuluk, hobi olarak yapılmakla birlikte kendine özgü özellikleri olan bir meslek olarak da görülmekte ve halk dilinde kuş besleyip uçuranlara "Kuşçu" adı verilmektedir. Evlerde beslenen kuşların sayısı yaklaşık 25 bin civarındadır.

    Öte yandan kuşlar, Mezopotamya’nın hayat verdiği yaban yaşamının da önemli kısmını oluşturur. Nesli tehlike altında olan ve Şanlıurfa Birecik’te koruma altında bulunan Kelaynaklar (Geronticus eremita) haricinde, Irak Yedikardeşi (Turdoides altirostris), Kum Kekliği (Ammoperdix griseogularis), Yeşil Arıkuşu (Merops persicus), Çöl Koşarı (Cursorius cursor), Sürmeli Kız Kuşu (Vanellus gregarius), Toy (Otis tarda), Çizgili İshak Kuşu (Otus brucei), Alaca Yalıçapkını (Ceryle rudis), Turaç (Francolinus francolinus) ve çöl toygarı (Ammomanes desertii) Şanlıurfa’da yaşar.  Bu nedenle de şehrin her köşesinde farklı türden kuşların şakıyan seslerini duymak mümkündür.

    Tarihi Şanlıurfa Sokakları

    Şanlıurfa’nın tarihi mimari dokusunun önemli bir kısmını sokaklar ve evler oluşturmaktadır. Yüzlerce güzel ev ve sokaktan oluşan bu dokunun önemli bir kısmının bozulmadan günümüze ulaşmış olması büyük bir kazançtır. Sivil mimari ve anıtsal mimari dokusunun önemli bir kısmını koruyarak günümüze ulaşmış ender şehirlerden biri olan Şanlıurfa, tarihi kent merkezi ile UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday bir ildir.  Bir sokakta yürürken çeşitli yöresel dil ve lehçelerde konuşan Şanlıurfalıları veya uzaktan gelen bir çalgı sesi ile türküyü duymak oldukça olasıdır.

    Bakırcılar Çarşısı

    Şanlıurfa, çarşıları ile ünlü, çarşıları ile yaşayan bir şehirdir. Şanlıurfa’da neredeyse her sektör ya da ürün için çarşı bulunmaktadır. Bu çarşılar arasında belki de en ünlüsü Bakırcılar Çarşısı’dır. Bakır ürünlerin halen Şanlıurfa kültüründe ve özellikle gastronomisinde kullanılıyor olması, Bakırcılık mesleğinin de sürmesini sağlamaktadır. Bakır eşyalar aynı zamanda turistler arasında oldukça popüler bir anı/hatıra eşyasıdır. Ancak Bakırcılar Çarşısı’nın büyüsüne turistlerin geleneksel alışveriş deneyimlerinde ne de bakırın ışıltısındadır. Büyü, sabah dükkanını açan ustaların muhteşem eserlerini ortaya çıkarmak için birbiri ardına bakıra ustaca vurduğu çekiç seslerindedir. Yüzlerce yıldır ustadan çırağa aktarılan notaları, insandan bakıra ve bakırdan insana geçen sonsuz bir döngüden ilham alır. Bakır ustaları, ortada bir orkestra şefi olmamasına rağmen hangi notayı sert hangisini yumuşak basacaklarını bilir ve o nazik bakır malzemeyi deneyimli vuruşları ile harika bir esere çevirirler.